Amerika Birleşik Devletleri, 5 Kasım 2024 tarihinde, ülkede dört yıl boyunca yönetecek bir lider seçmek üzere sandık başına gitmeye hazırlanıyor. Milyonlarca seçmenin katılacağı bu seçim, dünya genelinde büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Seçim yarışının ana figürleri ise Demokrat Parti adayı Kamala Harris ile Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump. Anketlerle belirlenmeye çalışılan bu yarışta, hangi adayın önde olduğu konusu giderek netleşiyor.
Kamala Harris, adaylığını duyurduğu Temmuz ayının sonundan bu yana ulusal anketlerde Donald Trump’ın önünde bulunuyor. Bu durum, Harris’in kampanyayı güçlü bir şekilde sürdürdüğünü ve seçmenler nezdinde bir destek kazanmış olduğunu ortaya koyuyor. Son zamanlarda yapılan anketler, öncelikle Harris’in pozitif bir hava yakaladığını gösteriyor.
Özellikle Harvard-Harris tarafından 11-13 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilen son ankete göre, Kamala Harris’in oy oranı %51 iken, Donald Trump’ın oy oranı %49. Ancak, bazı anketlerin sonuçları daha eşit bir tablo çizerken, NBC News’ün 4-8 Ekim tarihindeki anketinde her iki adayın oy oranı %48 olarak belirlenmiş. ABC News/Ipsos’un 4-8 Ekim döneminde yaptığı ankette Harris, Trump’ın iki puan önünde bulunurken; CBS News’ün 8-11 Ekim’de yaptığı ankette Harris’in oy oranı %51, Trump’ın ise %48 olarak belirlenmiş. Bununla birlikte, Rasmussen Reports’un 3-9 Ekim tarihlerinde gerçekleştirdiği ankete göre Trump önde, Harris %46, Trump ise %48 oy almış durumda. New York Times’ın 29 Eylül-6 Ekim tarihleri arasındaki anketinde ise Harris %49, Trump %46 oy oranına sahip.
Seçimin kritik öneme sahip eyaletlerinde durum oldukça heyecan verici. Salıncak eyaletler olarak bilinen yedi eyalette, Harris ve Trump arasındaki oy farkı %1-2 civarında seyrediyor. Analizler, Harris’in Ağustos başından itibaren Michigan, Pensilvanya ve Wisconsin gibi devletlerde önde olduğunu ortaya koyuyor. Bu üç eyalet, 2016 seçiminde Trump’ın kazanmasıyla Demokrat Parti’nin kaleleri olarak kabul ediliyordu. Ancak Joe Biden, 2020 seçimlerinde bu eyaletleri geri kazanmayı başardı. Eğer Harris, 5 Kasım itibarıyla bu üç eyalette de başarılı olursa, hem seçilme şansını artıracak hem de Biden’ın kazandığı topraklardan biri olan bu eyaletlerdeki desteğini pekiştirmiş olacak.
Sonuç olarak, 5 Kasım seçimleri, hem Amerika’nın hem de dünya genelindeki birçok insanın dikkatle takip ettiği bir yarış olmaya devam ediyor. Yapılan anketler, her ne kadar Harris’in önde olduğunu gösterse de, Trump’ın da kaybetmediği ve yakın bir yarış içinde olduğu dikkat çekiyor. Seçmenlerin tercihleri, özellikle salıncak eyaletlerdeki sonuçlarla birlikte netleşecek ve bu durumun seçim sonuçlarına nasıl yansıdığı, seçim günü geldiğinde daha belirgin hale gelecek. Seçim yılı ilerledikçe, her iki adayın kampanya stratejileri ve seçmenle iletişim biçimleri de bu yarışı şekillendiren önemli faktörler arasında yer alacak.
