Brüksel merkezli Avrupa Evsizlerle Çalışan Ulusal Kuruluşlar Federasyonu (FEANTSA) ve Paris merkezli Abbe Pierre Vakfı tarafından hazırlanan bir rapor, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve İngiltere’deki evsizlik sorununa dikkat çekiyor. Bu rapora göre, toplamda 399,561 çocuğun barınacak bir evi bulunmuyor. Bu çocuklar, genellikle “acil barınma evleri” veya sığınma merkezlerinde zor şartlar altında yaşamak zorunda kalıyorlar. Bunun yanı sıra, yaklaşık 14,5 milyon çocuk, sağlıksız koşullar altında bulunan ve sızıntı, nem ve küf gibi sorunlarla dolu evlerde yaşamaya devam ediyor. Avrupa’da, reşit olmayan çocukların dörtte biri ve 6 yaşından küçük çocukların beşte birinden fazlası, aşırı kalabalık konutlarda barınma talep ediyor.
Avrupa’nın başkentlerinde bulunan milyonlarca evsiz arasında yer alan çocuklar, temel hizmetlere erişimde ciddi zorluklarla karşılaşıyorlar. Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim konusunda karşılaştıkları engeller, onları güvencesiz bir gelecekle baş başa bırakıyor. Abbe Pierre Vakfı’nın Avrupa Proje Yöneticisi Sarah Coupechoux ve FEANTSA İletişim Sorumlusu Rocio Urias Martinez, bu konuda endişelerini dile getiriyorlar. Coupechoux, evsiz çocukların sağlık hizmetine ulaşmakta zorluk çektiklerini ve sıklıkla astım gibi hastalıklarla başa çıkmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Ücretsiz sağlık hizmetlerine erişim için genellikle yönlendirmeye ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Coupechoux, ayrıca eğitim gibi diğer temel haklarında da ciddi sıkıntılar yaşadıklarını ifade ediyor.
Konuyla ilgili olarak verilerin kısıtlı olduğunu kaydeden Coupechoux, Avrupa’da yaklaşık 400 bin evsiz çocuk arasında, savaş ve çatışma bölgelerinden kaçarak sığınma talebinde bulunan refakatsiz çocukların büyük bir kısmının bulunduğunu tahmin ettiklerini belirtiyor. Bu durum, Avrupa’nın genelinde artan evsizlik krizinin ciddiyetini ortaya koyuyor. Özellikle Covid-19 sonrası ortaya çıkan enerji ve ekonomik krizler, konut maliyetlerini artırarak, daha fazla insanın barınma sorunuyla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Barınma ihtiyacının yetersiz karşılanması, yoksulluk ve eşitsizliklerin büyümesi, evsizlik sorununun kök nedenleri arasında sıralanıyor.
FEANTSA’dan Rocio Urias Martinez, yüz binlerce çocuğun, kötü koşullardaki barınma evlerinde zorunlu olarak yaşamak durumda kaldığını ileri sürüyor. Bu koşullar, çocukların sağlığını, eğitim fırsatlarını ve genel gelişimlerini olumsuz etkilediği gibi, uzun vadeli olarak fiziksel ve psikolojik sağlıkları üzerinde de zararlı etkilere yol açabilir. Eğitimlerin aksaması ve sağlık hizmetlerine erişim konusundaki zorluklar, özellikle astım gibi kronik hastalıklara neden olabiliyor. Martinez, çocukların istikrarsız yaşam koşulları nedeniyle rutin tıbbi bakım alamadığını, bunun da mevcut sağlık durumlarını daha da kötüleştirebileceğini ifade ediyor.
Evsiz çocuklar ve aileleri için acil ihtiyaçlarına yönelik müdahale edilmesi gerektiğini belirten Martinez, “Önce Barınma” yaklaşımının benimsenmesiyle birlikte evsiz ailelerin istikrarlı bir barınma ortamına sahip olmalarının sağlanmasının önemini vurguluyor. Bu yaklaşımın, evsizlik döngüsünü kırmak için kritik bir adım olduğunu düşünüyor. Son olarak, refakatsiz çocukların, sığınma evlerinde karşılaştıkları sorunlar da dikkat çekiyor. 18 yaşına geldiklerinde barınma ve iş fırsatlarının olmadan bu kurumlardan ayrılmaları, onları sokaklarda kalmaya zorlayabiliyor. Bu durum, Avrupa genelinde evsizlik sorununu daha karmaşık bir hale getiriyor.