G-QXXHXL9JW0
USD34,25
EURO37,63
CNY4,84
GBP44,98
EURO/USD1,09
BIST9.132,30
Petrol76,88
GR. ALTIN2.873,51
BTC2.088.607,81

Ankara Garı Bombası: 10 Ekim 2015 İnsanlığa Karşı Yapılmış Vahşi Saldırıyı Kınıyoruz,Lanetliyoruz.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

10 Ekim 2015, Türkiye’nin başkenti Ankara’da gerçekleştirilen bir terör saldırısı, ülke tarihinde derin izler bırakan bir olay olarak kaydedilmiştir. Bu saldırı, Ankara Garı önünde düzenlenen Barış Mitingi sırasında meydana gelmiştir. Miting, Türkiye’de barış ve çözüm sürecine destek vermek amacıyla organize edilmiştir ve kalabalık bir katılımla gerçekleşmesi beklenmektedir.

Saldırı, mitinge katılan kalabalığın arasında iki bombanın patlamasıyla gerçekleşti. İlk patlama, katılımcılardan birinin yanı başında gerçekleşmiş olup, insanların büyük bir panik ve kaos içinde yere düştüğü gözlemlenmiştir. İkinci patlama ise, kurtarma çalışmalarının başlamasıyla birlikte meydana gelmiştir. Bu durum, acil sağlık hizmetlerinin ve güvenlik güçlerinin işini zorlaştırırken, can kaybı ve yaralı sayısını da artırmıştır.

Saldırının ardından, Türkiye genelinde geniş çaplı infial ve protestolar yaşandı. Saldırının sorumluluğunu üstlenen bir grup, Türkiye’nin iç ve dış politikalarına yönelik eleştirilerde bulunmuş, ayrıca çözüm sürecinin sona ermesi ve HDP, PKK ile ilgili bazı açıklamalarda bulunmuştur. Ancak hükümet, bu saldırıyı Türkiye’ye karşı yürütülen bir terör operasyonu olarak değerlendirerek güvenlik önlemlerini artırmıştır.

Patlamanın hemen ardından haber ajansları, acil durum bildirimiyle kızılhaç ve diğer sağlık kuruluşlarının müdahaleye başladığını duyurdu. Saldırıda 103 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı. Bu durum, Türkiye’nin dört bir yanında halkın teröre karşı duyduğu öfkeyi ve üzüntüyü artırdı. Sokaklara dökülen vatandaşlar, hükümetin terörle mücadele stratejisini eleştirirken, barış ve kardeşlik mesajları verdiler. Ayrıca, birçok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu, barış talebinin altını çizen ortak açıklamalar yaptı.

10 Ekim’in ardından sosyal medya platformlarında ve sokaklarda yapılan anma etkinlikleri, saldırının kurbanlarını anmak adına önemli bir yer edindi. Her yıl düzenlenen anma törenleri, terörün dehşetini unutmamak ve barış çağrısına devam etmek amacıyla gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, 10 Ekim Barış Mitingi’nin anısına, çeşitli etkinlikler ve yürüyüşler düzenlenmiş, toplumsal birlik ve beraberlik mesajları verilmiştir.

Hükümet, bu saldırının ardından çeşitli güvenlik tedbirlerini hayata geçirdi. Özellikle, toplu taşıma araçlarındaki güvenlik kontrolleri artırıldı, miting ve benzeri büyük etkinliklerde güvenlik önlemleri yoğunlaştırıldı. Ancak bu önlemler, bazı kesimler tarafından ifade özgürlüğüne ve demokratik haklara müdahale olarak değerlendirildi. Bu durum, toplumsal gerginlikleri artırdı.

Saldırının nedenleri üzerinde de çokça duruldu. Türkiye’nin o dönemki politikaları, iç savaş süreci, PKK ile olan çatışmalar ve Suriye’deki gelişmeler, saldırının arka planında önemli faktörler olarak öne çıktı. Birçok analist, bu tür terör saldırılarının, uluslararası ilişkiler ve özellikle de bölgedeki çatışmalar ile doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı.

Sonuç olarak, 10 Ekim 2015’teki Ankara Garı saldırısı, Türkiye’nin siyasi, sosyal ve toplumsal dinamikleri üzerinde önemli bir etki yarattı. Olay, sadece bir terör eylemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin barış, birlik ve beraberlik arayışlarının önünde bir engel teşkil etti. Saldırı, terörizme karşı ulusal bir dayanışmanın yanı sıra, insanların medeni haklar ve özgürlükler için daha fazla mücadele etme isteğini de ortaya çıkardı. Zamanla bu tür olayların benzerlerinin yaşanmaması umut edilirken, saldırının kurbanları her yıl anılmaya devam ediyor. Bu, terörizm karşısında toplumsal hafızanın ve bir arada yaşama iradesinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Neler Olmuştu Hatırlayalım:

Başlangıçta hükümet, faillerin hükümet karşıtı gruplardan Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD/DEAŞ), PKK, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) ve Marksist-Leninist Komünist Parti (MLKP) ile bağlantılı olabileceğini önerdi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, saldırıdan iki gün sonra yaptığı açıklamada birinci öncelik olarak IŞİD/DEAŞ’i araştırdıklarını dile getirdi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, canlı bombalardan birinin Suruç bombacısının ağabeyi Yunus Emre Alagöz olduğunu ve diğerinin de fotoğrafla teşhisinin yapıldığını belirtti. Açık kimliğinin tespit edilmesi için çalışmaların devam ettiğini, bombacılara yardım ettikleri düşünülen toplam 20 şüpheliden 11’inin tutuklandığını açıkladı.

İstihbarat raporlarında IŞİD’in uzman bombacısı olarak bilinen Tuncay Kaya’nın, 10 Ekim’de Ankara’da yaşanan katliamdan 11 gün önce serbest bırakıldığı, patlamadan saatler sonra ise ‘muhtemel eylem’ şüphelisi olarak aranmaya başladığı ortaya çıktı.

Bomba eğitimleri de verdiği belirtilen Kaya’nın, IŞİD’in Türkiye yapılanmasında kilit rol oynayan İlhami Balı ile ilişkide olduğu iddia edildi. Davadaki avukatlar daha sonra edindikleri bilgilere göre İlhami Balı hakkında yakalama kararı bulunduğu dönemde Konya’da bir hastanede tedavi gördüğünü öğrendikleri için bu tedaviye ilişkin bilgi talebinde bulundular. Daha sonra ortaya çıkan belgelerde hastanede tedavi gördüğü tespit edildi.

2015 Ankara saldırısının davası, 7 Kasım 2016’da Ankara Adliyesi’nde görülmeye başladı. 9 ay sonra tamamlanabilen iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve kamu görevlilerinin yargılanmadığı davada, 35 sanık hakkında 101 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi. Ancak sanıkların büyük bir kısmı yakalanamadığı için duruşmada 15’i tutuklu, 4’ü tutuksuz olmak üzere toplam 19 kişi hazır bulundu. Duruşmanın ilk gününde duruşma salonunun yetersiz kaldığı görüldü. Aralarında Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Emek Partisi gibi birçok siyasi parti temsilcisinin yanı sıra Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği gibi emek ve meslek örgütleri ile Tunus Parlamentosu’ndan milletvekili Ammar Amroussia ve BM İşkenceyi Önleme Komitesi Üyesi Radia Nasraoui da duruşmaya katıldı.

İlk duruşmanın birinci gününde, “Ceza Muhakemesi Kanunu” gereği zorunlu müdafi olarak sanıklara atanan avukatların tamamı, sanıkları savunmak istemediklerini beyan ederek davadan çekildiklerini açıkladı.

İlk duruşmanın ikinci gününde sanık Yakup Şahin, yaptığı savunmada kendisinin kullanıldığını iddia ederek, sivil polisler tarafından gözaltına alındığında yaşadıklarını şöyle anlattı: “Nezarethaneye götürmediler. Çay içtikleri yere götürdüler. Polisler bana, ‘Elinize sağlık, birkaç çocuk da ölmüş ama zayiattır’ diyerek güldüler. Benimle selfie çektirdiler. Sonra beni başka bir yere götürüp, çırılçıplak soyup kötü şeyler yaptılar.”

Davanın ikinci gününde Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Emek Partisi, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası ile 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği davaya müdahillik talebinde bulundu.

İlk duruşmanın üçüncü gününde, 10 Ekim Ankara Katliamı davasında ilk kez bir sanık, Irak ve Şam İslam Devleti örgütü mensubu olduğunu itiraf etti. Katliamın kilit organizatörü ve IŞİD’in Antep Emiri olarak bilinen Yunus Durmaz’ın kardeşi ve sanıklardan Abdulmuttalip Demir’in kayınbiraderi Hacı Ali Durmaz da duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ifade verdi. IŞİD ve El Nusra saflarında savaştığını kabul eden Durmaz, “Ankara patlamasından sonra Suriye’den Türkiye’ye geldim. 8 ay boyunca Suriye’deydim. Türkiye’ye döndükten sonra siyah kasklı biri beni karşıladı. Daha sonra beni abimin yanına götürdü. Ben abimi Irak’ta sanıyordum. Halil İbrahim Durgun’un evinde 2 gün kaldım. Orada Suriye uyruklu 2 kişi vardı” dedi.

İlk duruşmanın dördüncü gününde, katliamın organizatörlerinden Halil İbrahim Durgun’la Suriye’de çekilmiş eli silahlı fotoğrafı bilirkişi tarafından tespit edilen sanık Nihat Ürkmez’in avukatı Hüseyin Almaz, “Sayın Cumhurbaşkanımızın da Esad’la fotoğrafı var. FETÖ örgütüyle Cumhurbaşkanı ve başkalarının da fotoğrafları var. Bir insan yanlışlıkla bir fotoğraf karesine girmiş olabilir” diye savunma yaptı. Bilir kişi raporuna göre saldırının kilit isimlerinden olan Halil İbrahim Durgun’un, sanıklar Resul Demir ve Halil İbrahim Alçay ile ilişkili olduğu tespit edilmesi iddialarına ilişkin, katliamdan sonra Durgun ile Demir’in evi ve çevresinde aynı saatlerde olduğu tespit edilen Yakup Karaoğlu, savunmasında “Allah’a şükür FETÖ’cü teröristler devlet içerisinden temizlenmiştir” diye başlayarak “Ben HÜDA-PAR üyesiyim. Oy kullanırım, sigara içerim. IŞİD bunları kabul etmez” dedi. Antep’te IŞİD’e savaşçı örgütlediği iddialarıyla gündeme gelen Genç Muvahhidler Derneği’ne gitmesini ise “Esnaf adam olduğum için her türlü çevreye giderim” diye açıkladı

.

10 Ekim Ankara Katliamı davasının ilk duruşmasında, IŞİD mensubu olduğunu itiraf eden bir sanık ifade verdi. Sanık Hacı Ali Durmaz, katliam sonrası Türkiye’ye döndüğünü ve katılımcılardan bazılarıyla irtibat kurduğunu belirtti. Duruşmanın ilerleyen günlerinde sanık Nihat Ürkmez, Halil İbrahim Durgun ile olan ilişkileri savunarak, bu tür fotoğrafların yanlış anlayışlara yol açabileceğini savundu. Diğer sanıklar, çeşitli ifadelerde bulundular; bazıları IŞİD’in prensiplerine aykırı olduğunu iddia ederek, suçlamaları reddetti.

Mahkeme, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve başka sanıkların yakalanması için gerekli işlemlerin yapılacağına karar verdi. Geçmişteki duruşmalarda sanık Kasım Güler, IŞİD’in Türkiye sorumlusunun tutuklanmasına dair ifadeler verdi. Dava sürecinde, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin olayla ilgili farklı açıklamaları oldu. İlgili bakanlar terör eylemlerine karşı çeşitli değerlendirmelerde bulundu ve güvenlik açıklarının olmadığını öne sürdüler.

Sonuçta, davası devam eden katliamla ilişkili sanıkların tutukluluğu sürerken, bir sonraki duruşmanın 27 Aralık 2022 tarihine ertelendiği bildirildi

Kasım 2015 genel seçimleri için düzenlenen seçim kampanyaları sırasında meydana gelen bombalama nedeniyle çeşitli partiler, planlanan mitinglerini iptal ettiler. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12 Ekim’de Türkmenistan’a yapacağı ziyareti iptal etti. Başbakan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, olay günü Kayseri’de yapacağı mitingi iptal etti. Cumhuriyet Halk Partisi, 1 Kasım’a kadar tüm büyük mitingleri iptal etme kararı aldı. Halkların Demokratik Partisi ise seçim sürecinde yapmayı planladığı 10 mitingi de iptal etti.

Mahkeme Ne Karar Verdi:

10 Ekim 2015’te Barış Mitingi için Ankara Garı önünde toplanan kalabalığa düzenlenen bombalı saldırıyla ilgili görülen davada karar açıklandı. Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu 10 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.

Kararını açıklayan mahkeme heyeti sanıklar Yakup Şahin, Hakan Şahin, Resul Demir, İbrahim Halil Alçay, Hacı Ali Durmaz, Erman Ekici, Talha Güneş, Hüseyin Tunç ve Metin Akaltın’a insan öldürmekten 101’er kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, insan öldürmeye teşebbüs suçundan da 379’ar kere 18 yıl hapis cezası verdi.

Mahkeme heyeti ayrıca Erman Ekici hakkında insanlığa karşı suçtan beraat verilmesine, dosyanın firari sanıklar yönünden ayrılmasına karar verdi.

Ekici’nin geçen celsede de sağlık raporu sunan avukatı, bugünkü duruşma için de mazeret göndermiş ancak mahkeme heyeti avukatın bunu “yargılamayı uzatmak için yaptığını” değerlendirerek Ekici’ye CMK’dan (Ceza Muhakemesi Kanunu) müdafii atanmasına karar vermişti.

 

 

 

 

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Ankara Garı Bombası: 10 Ekim 2015 İnsanlığa Karşı Yapılmış Vahşi Saldırıyı Kınıyoruz,Lanetliyoruz.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Kontak ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!