İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazze’de gerçekleştirdiği operasyonlarla büyük bir insani kriz yaratırken, ABD ve Avrupa ülkeleri de bu süreçte İsrail’e aktif destek vermekten çekinmemiştir. Bu dönemde, Batılı ülkelerin, özellikle ABD ve Birleşik Krallık’ın, İsrail’in 41 binden fazla masumu hedef almasını “kendi güvenliğini sağlama çabaları” olarak nitelendirdikleri ve buna uygun olarak tüm yardımları sağlayacaklarına dair taahhütte bulundukları belirtilmiştir.
Dikkat çeken bir durum ise, Batı’nın, İsrail’in kadın ve çocukları hedef alan saldırılarına göz yummasıdır. Bu ülkeler, olayların ciddiyeti karşısında etkili bir kınama mesajı dahi yayınlamaktan kaçınmışlardır. Örneğin, ABD 18 Ekim 2023’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Gazze’ye insani yardım sağlanması amacıyla çatışmaların durdurulması yönünde bir karar tasarısını veto etmiştir. 25 Ekim’de de iki ayrı karar tasarısı, ABD ve Rusya tarafından karşılıklı olarak veto edilmiştir. Bu süreçte Gazze’de ateşkes çağrıları yapılmaması dikkat çekmiştir.
BMGK’de, 13 Aralık’ta gerçekleştirilen özel oturumda Mısır tarafından önerilen ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu yaklaşık 100 ülkenin desteklediği karar tasarısı 153 oyla kabul edilmiştir. Ancak bu karar tasarısına “hayır” oyu veren ülkeler arasında ABD de yer almıştır. Gazze’de kalıcı bir ateşkes sağlanması talep eden bir karar tasarısı ise kayda değer bir zaman dilimi geçmesine rağmen ancak 25 Mart 2024’te kabul edilebilmiştir.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 7 Ekim’den sonra Orta Doğu’da 10 farklı ziyaret gerçekleştirirken, bu ziyaretlerin çoğunda İsrail’i ziyaret etmiştir. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 24 Temmuz 2023’te ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada, destek talebinde bulunmuş ve bazı Kongre üyeleri tarafından alkışlanmıştır. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsrail’i insani değerlere sahip bir demokratik devlet olarak tanımlamış ve uluslararası hukuka uygun hareket edeceğine dair güvence vermiştir.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İsrail’e verdiği “koşulsuz destek” ile eleştirilere maruz kalmış ve birçok protesto ile karşılaşmıştır. Gazze’deki sivil kayıplar 40 bini aşarken, Batılı ülkeler hala İsrail’i kınamamaktadır. Örneğin, ABD Başkanı Joe Biden, sivil ölümlerine dair herhangi bir kınamada bulunmazken, ateşkes sağlanması gerektiğini belirtmiştir. İngiltere ve Fransa da benzer açıklamalar yapmış ancak İsrail’in saldırılarını kınamaktan kaçınmıştır.
İsrail’e yapılan uluslararası desteklerin devam ettiği gözlemlenmiştir. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) verilerine göre, 2011-2020 yılları arasında İsrail’in konvansiyonel silah tedarikinin büyük bir kısmı ABD tarafından sağlanmıştır. Özellikle 7 Ekim sonrasında ABD’nin İsrail’e silah sevkiyatları artmış, bu süreçte yaklaşık 17 milyar dolarlık askeri yardım paketi onaylanmıştır. Öte yandan, Almanya, 2023 yılı boyunca İsrail’e silah ihracatında on katlık bir artış göstermiştir.
Sonuç olarak, Batılı ülkelerin İsrail’e yönelik destekleri, uluslararası alanda büyük tartışmalara neden olmaktadır. Bu desteklerin kesilmemesi ve göz yumulması, sivil ölümlerin artmasına ve bölgedeki insani durumun kötüleşmesine yol açmaktadır. Hem siyasi hem de askeri açıdan verilen bu desteklerin altında yatan sebeplerin derinlemesine incelenmesi, bölgede kalıcı bir çözümün sağlanması adına oldukça önemlidir.
