Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson, AB’nin Ukrayna transit güzergahından sağlanan Rus gazı olmadan yaşamaya hazır olduğunu ifade etti. AB ülkeleri, Rusya-Ukrayna Savaşı öncesinde doğalgazın yüzde 40’ını Rusya’dan ithal ederken, savaş sonrasında bu sevkiyat büyük ölçüde azaldı. Brüksel’de düzenlenen basın toplantısında Simson, Avrupa’nın enerji dönüşümünde önemli adımlar attığını belirterek, 2024 raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Son iki yılda yenilenebilir enerji kaynaklarında hızla ilerleme kaydedildi ve rüzgar ile güneş enerjisi fosil yakıtları geride bıraktı.
Simson, AB’nin Rusya’ya olan bağımlılığını azaltma hedeflerine ulaştığını vurgulayarak, geçmişte yıllık 150 milyar metreküp gaz ithal ederken bu miktarın 50 milyar metreküpün altına indiğini açıkladı. Gaz depolarının hedeflenen doluluk oranına erken ulaşıldığını belirten Simson, Avrupa’nın gaz tüketimini de azaltma konusunda başarılı olduğunu ifade etti. AB’nin temiz enerji dönüşümü için gelecek 5 yılın kritik önem taşıdığını vurgulayan Simson, Rus gazının aşamalı olarak kaldırılması yönünde kararlı olduklarını ve Ukrayna transit güzergahından gelen gaz olmadan yoluna devam edebileceklerini dile getirdi.
Avrupa’da enerjinin hala yüksek maliyetli olduğunu belirten Simson, bu durumun Avrupa’nın uluslararası rekabet gücünü olumsuz etkilediğini ifade etti. Enerji fiyatlarındaki zirve seviyeden indirilmesi için yapısal sorunların ele alınması gerektiğini vurgulayan Simson, bu süreçte yenilenebilir enerji kurulumunun hızlandırılmasının önemli olduğunu dile getirdi. Temiz enerjiye yönelerek daha az fosil yakıt ithal etmek, rekabet gücünü, arz güvenliğini ve ekonomik dayanıklılığı güvence altına almanın önemli olduğunu belirten Simson, enerji altyapısı ve şebeke gelişimine daha fazla destek sağlanması gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak, AB’nin enerji politikalarında temiz enerjiye odaklanarak Rus gazına olan bağımlılığını azaltma yolunda kararlı adımlar attığı ve gelecek yıllarda enerji alanında önemli gelişmelerin beklendiği anlaşılmaktadır. Avrupa’nın enerji arz güvenliğini sağlamak ve ekonomik rekabet gücünü korumak için sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerektiği vurgulanmaktadır.