Son günlerde Türkiye’de gazetecilik mesleği, ciddi tehditlerle karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel, özellikle kara para aklama, uyuşturucu kaçakçılığı ve yolsuzluk gibi konuları haberleştirmesi nedeniyle ölüm tehditleri almaya başladı. Ağırel, kendisi hakkında bir ‘ölüm ihalesi’ açıldığını belirtti. Bu durum, Türkiye’de gazetecilerin maruz kaldığı baskı ve tehditlerin ne denli ciddi boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor.
Ağırel, son dönemde yazdığı Havala adlı kitabının toplatılmak istenmesinin ardından tehditlerin arttığını ifade etti. Bu tehditlerin kaynağı olarak, yüzü maskeli bir şahsın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar gösteriliyor. Ağırel’in durumu, sadece kendisi için değil, Türkiye’deki tüm gazeteciler için bir alarm zili niteliği taşıyor.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Ağırel’e destek vererek, gazeteci Hakan Çelik‘in de benzer tehditlerle karşılaştığını duyurdu. TGC, yaptığı açıklamada, gazetecilerin her gün hedef gösterildiğini, saldırıya uğradığını ve bu saldırganların çoğu zaman cezasız kaldığını vurguladı. TGC, Ağırel ve Çelik’in hedef gösterilmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, bu tür tehditlerin gazetecilik mesleğine yönelik bir saldırı olduğunu ifade etti.
TGC’nin açıklamasında, “Gazetecileri hedef göstermek, tehdit etmek suçtur” ifadesi dikkat çekti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına atıfta bulunarak, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun temeli olduğunu vurguladılar. Bu özgürlüğün, sadece iktidarın hoşlandığı haberler için değil, aynı zamanda devletin veya toplumun bir kesiminin aleyhinde olan, onları rahatsız eden haberler için de geçerli olduğunu belirttiler. Bu durum, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereklilikleri arasında yer alıyor.
TGC, meslektaşlarına yönelik tehditleri kınayarak, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulundu. Açıklamada, “Yeni bir gazeteci cinayeti işlenmeden bu tehditlerle ilgili acil önlem alınması gerekmektedir” denildi. Ayrıca, iktidara ve muhalefete basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün korunması için sağduyu çağrısında bulunuldu. TGC, “Gazetecilik suç değildir” ifadesiyle, gazetecilerin mesleklerini icra ederken karşılaştıkları zorlukların altını çizdi.
Murat Ağırel’in yaşadığı tehditler, Türkiye’deki gazetecilik ortamının ne denli tehlikeli bir hale geldiğini gösteriyor. TGC’nin desteği, Ağırel ve diğer gazeteciler için önemli bir moral kaynağı olsa da, bu tür tehditlerin önlenmesi için daha fazla önlem alınması gerektiği aşikar. Gazetecilik, toplumun doğru bilgilendirilmesi açısından kritik bir rol oynamaktadır ve bu rolün korunması, demokratik bir toplumun sağlıklı işleyişi için elzemdir.