Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD), dün Ege Denizi’nde meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki depremi açıkladı. Deprem, İzmir’in bazı ilçelerinde de hissedilirken, bölgede panik yarattı. Konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Yeniçağ’a önemli açıklamalarda bulundu. Ege Denizi’nde gerçekleşen depremin Gökçeada ve Semendirek adasında hissedildiğini belirten Üşümezsoy, bölgede yaşanan stresin önemine dikkat çekti.
Şener Üşümezsoy, 2014 yılında Gökçeada’dan başlayarak kırılan 80 km uzunluğundaki fayın, 6.8 büyüklüğündeki depremle Kuzey Anadolu Fay hattının batıdaki ucundaki stresi sonlandırdığını belirtti. Aynı zamanda Üşümezsoy, doğudan Marmara’ya doğru uzanan kesimde bulunan Saroz, Gaziköy ve Tekirdağ fayının 1912 yılında kırıldığını ve bu sayede Marmara, Saroz ve Kuzey Ege’nin stresinin boşaldığını ifade etti. Batıya doğru ise Halkidiki’den Güney Batı’ya uzanan bir fay hattının olduğuna değinen Üşümezsoy, bu fay hattının olası depremlerde etkili olabileceğini belirtti.
Üşümezsoy, Skiathos ve Skopelos adaları üzerinden geçen fay hattında bir stres olduğunu vurgulayarak, 4.2 büyüklüğündeki son depremin bu fay hattı üzerindeki kırılmaları gösterdiğini ifade etti. Ancak, bu depremin Gökçeada ve Çanakkale için bir risk oluşturmadığını belirtti. Doğru anlaşılabilmesi adına işaretli haritalar kullanarak örnekler veren Üşümezsoy, fay hatlarının olası etkilerini açıkladı. Haritalarda gösterilen renkli çizgilerin kırılma noktalarını belirlediğini belirten Üşümezsoy, Halkidiki’nin doğusundan güneye uzanan fay hattının etkilerini izah etti. Özellikle Sporades Adaları üzerinden geçen fay hattının önemine dikkat çekerek, bu adaların turizm açısından önemli olduğunu söyledi.