USD42,12
%0.06
EURO48,63
%0.48
EURO/USD1,15
%0.25
BIST11.007,04
%0.33
Petrol64,14
%0.98
GR. ALTIN5.434,85
%0.79
BTC4.336.307,20
%0.96
Ahmet Alan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Bir Metin Erksan Klasiği: Kuyu

Bir Metin Erksan Klasiği: Kuyu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sevginin Değil, Sahip Olmanın Hikâyesi

Metin Erksan’ın 1968 tarihli Kuyu filmi, sevginin değil, sahip olmanın; arzunun değil, tahakkümün hikâyesidir. Gerçek bir olaydan uyarlanan bu film, kırsalın içgüdüsel dünyasıyla insan ruhunun karanlık kuyularına inmeye cesaret eder. Kuyu, Erksan’ın yazıp yönettiği siyah-beyaz bir yapımdır.

1969 Adana Altın Koza Film Festivali‘nde “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” (Aliye Rona) ve “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” (Hayati Hamzaoğlu) ödüllerini kazanmıştır. Türk sinemasında mülkiyet ve aşk arasındaki karanlık ilişkiyi en sert biçimde işleyen filmlerden biridir. Erksan, bir röportajında mülkiyet kavramına ilgisini şöyle açıklar:

Yılanların Öcü’nde toprağı, Susuz Yaz’da suyu, Kuyu’da ise insan üzerindeki mülkiyeti anlattım.

Bu film, bir erkeğin kadın üzerindeki mülkiyet hakkını kurmaya çalışmasının trajedisidir.

Köy ve Karakterler

Metin Erksan, Kuyu’nun hikâyesini bir gazete haberinden esinlenerek kaleme alır. Film, “Kadınlara iyilikle davranın” ayetiyle açılır. Köyün içine kapanık genci Osman (Hayati Hamzaoğlu), güzel Fatma’ya (Nil Göncü) körü körüne tutulur. Bu tutku, kısa sürede bir sevgi olmaktan çıkar ve sahip olma arzusuna dönüşür. Fatma’nın reddiyle birlikte Osman’ın içindeki kıskançlık büyür; şiddet ve denetim ihtiyacına evrilir. Erksan, bireysel bir saplantıyı toplumsal bir eleştiriye dönüştürür: Kadına, toprağa ve doğaya sahip olma dürtüsü, köy düzeninin görünmeyen temelidir.

Oyuncular ve Görüntü

Hayati Hamzaoğlu, Osman karakterinde Türk sinemasının en unutulmaz portrelerinden birini yaratır. Nil Göncü’nün Fatma’sı hem masumiyetin hem direnişin simgesidir. Aliye Rona ise her zamanki gibi olağanüstüdür; karakterine hem annelik hem de yargıçlık duygusu taşır. Yan karakterler, muhtar, imam ve komşular, toplumun sessiz seyircileridir. Erksan’ın kamerası, Susuz Yaz’ın gerçekçiliğiyle Sevmek Zamanı’nın şiirselliğini birleştirir. Köy yalın, ışık serttir. Geniş planlarda toprağın suskunluğu, yakın planlarda insanın karanlığı hissedilir. Kuyu, yalnızca bir mekân değil, bilinçaltının metaforudur. Her iniş, insan ruhunun derinliklerine bir bakıştır.

Eleştiriler ve Güncellik

Gösterildiği yıllarda “aşırı” ve “karanlık” bulunmuş, Erksan karamsarlıkla suçlanmıştır. Yıllar geçtikçe film, Türk sinemasının en dürüst aynalarından biri olarak yeniden keşfedilmiştir. Bugün Kuyu, yalnızca bir köy hikâyesi değil; insanın içindeki şiddet, sahiplenme ve vicdan yoksunluğuna dair evrensel bir alegoridir. “Kuyu”, sevginin değil, tahakkümün hikâyesidir. Ve bazen insan, kendi kazdığı kuyuda kaybolur.

Bir Metin Erksan Klasiği: Kuyu
Yorum Yap
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.