G-QXXHXL9JW0
USD36,53
%0.27
EURO37,92
%-0.21
EURO/USD1,04
%-0.31
BIST9.658,72
%-0.85
Petrol72,71
%-1.17
GR. ALTIN3.343,14
%-0.69
BTC3.076.284,26
%-0.39
  1. Haberler
  2. Kültür & Sanat
  3. Sinema ve Tiyatroda İz Bırakan Bir Efsane: Cahide Sonku

Sinema ve Tiyatroda İz Bırakan Bir Efsane: Cahide Sonku

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Cahide Sonku: Türk Sinemasının İlk Kadın Yönetmeni

İlk Kadın Yönetmen ve Oyuncu
Türk sinemasının ilk kadın yıldızı ve ilk kadın yönetmeni olarak bilinen Cahide Sonku (D. 1916, Yemen / San’â – Ö. 18 Mart 1981, İstanbul), asıl adıyla Cahide SerapBab-ı Sabah (Sabah Kapısı) denilen yerde, bir asker ailesinin kızı olarak dünyaya geldi. Dedesi 7. Ordu Komutanı Çorapsız İbrahim Paşa, babası ise dedesinin emrinde görev yapan bir subaydı. Ailesi, erkek çocuğunu çok sevdiği için, daha doğmadan Cahide’nin ablasına Necdet adını koymuştu. Cahide doğunca da bu geleneği bozmadılar, ona, “savaşan” anlamına gelen Mücahit adını verdiler. Gerçekten de Cahide’nin bütün yaşamı savaşmakla geçti.

Yoksulluk ve Çalışma Hayatı
Yemen’den İstanbul’a gelip babası evlerini terk edince Cahide ve annesi, kendilerini bir anda yoksulluğun içinde buldular. Ortaokul sıralarındayken annesinin hastalanması üzerine Cahide, Sirkeci’deki Basiret Han’da haftada dört lirayla işe başladı. Tiyatroya ise Halkevleri’nin temsil kollarında başladı. Eylül 1932 ayının son haftasında gazetede çıkan bir ilân, Cahide’nin yaşamının değişmesine yol açtı. Şehir Tiyatroları, konservatuar için öğrenci aramaktaydı. Seçilecek olanlar hem okuyacak hem de çalışacaktı. Seçmelerde başarı göstermesi ve yönetmen Muhsin Ertuğrul’un kendisini beğenmesi üzerine Cahide, 1932’de figüran-stajyer olarak çalışmaya başladı.

Tiyatroda Başlangıç
1933 yılında “Yedi Köyün Zeynebi” oyununda figüran olarak sahneye çıktı. Cahide, omzunda testi taşıyan ve oyunda hiç repliği (konuşması) olmayan bir köy kızını canlandırdı. Ama o, oyunda hiç konuşması olmamasına karşın, bütün oyuncuların söyleyeceği sözleri ezberledi. Yine 1933 yılında Muhsin Ertuğrul’un yönettiği “Söz Bir Allah Bir” adlı filmle beyazperdeye geçti. 1934’te çevrilen “Bataklı Damın Kızı Aysel” filmiyle ün kazanarak bir yıldız oldu. Öyle ki Sonku’nun filmde başına bağladığı eşarp “Aysel” adıyla folklorik bir modanın öncülüğünü yaptı.

Özel Hayatı ve Başarıları
1937’de oyuncu Talat Artemel ile evlendi. Arka arkaya ShawTolstoyShakespeareÇehov gibi yazarların oyunlarında rol alarak Şehir Tiyatrosu’nun önde gelen kadın oyuncularından biri oldu. Kısa zamanda düzgün Türkçesi ve fiziksel özellikleriyle halk tarafından tutulan bir oyuncu oldu. 1936’da Talat Artemel’in başrolünü oynadığı “Peer Gynt” oyununda Semiha Berksoy hastalanınca, onun oynayacağı “Solveig” rolü Muhsin Ertuğrul tarafından Cahide’ye verildi. 1937’de müziklerini Cemal Reşit Rey’in yaptığı “Adalar” adlı revüyü oynamak üzere evden çıkacağı sırada hasta olan annesi son nefesini verdi. Perdenin açılmasına yarım saat kala Cahide, annesinin ölüsüyle tiyatro arasında ne yapacağını şaşırdı. Ancak bir tiyatro perdesi asla kapanmamalıydı. Cahide de tiyatroya gitti ve o gece içi kan ağlarken dans edip şarkı söyleyerek yine de rolünü oynadı.

Sinema Kariyeri
1940 yılında yine Muhsin Ertuğrul’un yönettiği “Şehvet Kurbanı” adlı sinema filminde canlandırdığı bar kadını rolüyle sinema kariyerini iyice sağlamlaştırdı. Ancak öncelikle Şehir Tiyatrosu’nun bir oyuncusuydu, sinemaya Muhsin Ertuğrul’la devam etti. 1943 yılında ikinci kez evlendi. Dönemin tütün kralı olan eşi milyoner İhsan Doruk’tan bir kızı oldu. Ancak kızıyla ilişki kuramadı. İkinci eşinden ayrıldıktan sonra kızını pek göremedi. 1948 yılında Şehir Tiyatrosu’ndan da ayrılan Cahide, ciddi biçimde sinemayla ilgilenmeye başladı. 1949 yılında Cahide Sonku, oynadığı “Fedakâr Ana” filmi çekilirken yönetmen Seyfi Havaeri rahatsızlanınca, filmi yönetmen olarak Cahide Sonku tamamladı. Ondan sonra da hem oyuncu hem yönetmen olarak filmlere imzasını atmaya başladı. 1950 yılında ününün doruğundayken Sonku Film Şirketi’ni kurdu. Bu şirket adına 1951’de Talat Artemel ve Sami Ayanoğlu ile birlikte “Vatan ve Namık Kemal” filmini yönetti.

Cahide Sonku’nun Sinema Yolculuğu

Ödüller ve Zorluklar
Film Yıldızı” dergisinin aynı yıl açtığı soruşturmada, “Vatan ve Namık Kemal” en iyi film, Cahide Sonku da bu filmdeki rolüyle en iyi kadın oyuncu seçildi. Cahide Sonku benzer bir formülü 1954’te “Beklenen Şarkı” adlı filmde de denedi. Yine üç yönetmenli (Orhon M. Arıburnu, Sami Ayanoğlu, Cahide Sonku) Zeki Müren’in ilk kez kamera karşısına çıktığı bu filmle gişe rekorları kırdı. Ne var ki kısa bir süre sonra çıkan bir yangında, şirketin filmlerinin çoğu yanınca Cahide Sonku birkaç saat içinde bütün servetini yitirmiş oldu; milyonerken borçlu duruma düştü. Talat Artemel’in ölümünden sonra da düzensiz bir yaşam sürmeye başladı.

Cahitler Tiyatrosu ve Dönüşler
1962-63 dönemi başlarında şair ve oyuncu Cahit Irgat’la birlikte kurduğu “Cahitler” tiyatrosu da kısa ömürlü oldu. 1964 yılında yeniden İstanbul Şehir Tiyatrosu’na ve Dormen Tiyatrosu’na döndüyse de herhangi bir varlık gösteremeyerek sahneden ve perdeden uzaklaşmak zorunda kaldı. Yaşamının bundan sonrasını yoksulluk, maddi manevi acılar, alkol bağımlılığı içinde ve unutulmuş bir insan olarak geçirdi.

Ödül Gecesi ve Sonrası
1979 yılında Sinema Yazarları Derneği, Cahide Sonku’ya özel bir ödül verdi. Sonku, ödülünü almak için düzenlenen geceye gidemedi. Başkan Attila Dorsay, Cahide’ye ödülünü Körfez Meyhanesi’nde verdi. 1981 yılında 62 yaşında ölen Cahide Sonku’nun evi çok sonraları genişletilerek “Cahide’s” adıyla bir restorana çevrildi. Cahide Sonku, 1981‘de Alkazar Sineması’nda fenalaşarak altmış dört yaşında öldü ve Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verildi.

Kısa Süreli Yıldız
Cahide Sonku, kısa süre de olsa, Türk sinemasının ilk yıldızıdır. Ancak sinemada süreklilik göstermemiştir. Kuşkusuz bunda dönemin ve sinemaya Muhsin Ertuğrul’la adım atmasının da etkisi vardır. Sinema tarihçisi Nijat Özön onu şöyle değerlendirir: “Cahide Sonku, Ertuğrul okulundan yetişmişti, oyununun ana çizgileri de bu okulun ana çizgilerini taşıyordu. Perdedeki oyununun tiyatro kokması da bundan dolayı kaçınılmaz bir sonuçtu. Muhsin Ertuğrul’un en ağdalı melodramlarından biri olan ‘Şehvet Kurbanı’nda öbür tiyatro oyuncuları arasında, perdeye en yatkın olanı odur. Daha önce ‘Bataklı Damın Kızı Aysel’ filmindeki köylü kızı tiplemesi ise son derece doğaldır.”

Diğer Değerlendirmeler
Sinema tarihçisi Giovanni Scognamillo da Cahide’yi şöyle tanımlar: “Sonku’nun bırakın Türk Tiyatrosu’ndaki yerini, sinemadaki yeri de tartışılmaz. Bu dönemin, bir tarihin, bir sinema anlayışının temsilcisidir Cahide Sonku. Ama ‘tartışılmazlığı’ ondan değil, bu döneme kendi sınırları içinde kişiliğini de kattığı içindir.”

Anıları ve İfadeleri
Haldun Taner; “Bir kraliçe hayatıdır yaşadığı. Sigaralarını altın bir tabakayla taşır. Onları zümrütlerle süslenmiş çakmaklarla yakar. Cleopatra gibi süt banyosu yapar” diyor. Selim İleri ise Cahide’yi; “Beyoğlu’nun arka sokaklarında gördüm Cahide’yi. Yüzünün çizgileri hâlâ incecik ama teni paralanmışcasına… Sağ elinde mavi bir ispirto şişesi vardı. Sol eliyle de dudakları arasında bir bekçi düdüğünü tutuyordu. Uzun uzadıya çaldı o düdüğü…” diyerek anlatıyor.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Sinema ve Tiyatroda İz Bırakan Bir Efsane: Cahide Sonku
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Gazetemize Abone Olabilirsiniz.

Yeni haberlerden anında haberdar olmak için e-posta aboneliğini hemen başlat.
Giriş Yap

Haber Kontak ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!