İsrail, 15 ay boyunca sürdürdüğü yoğun saldırılar sonucunda Gazze Şeridi’nde ciddi yıkımlar meydana getirmiştir. Gazze Şeridi’ndeki Eğitim Bakanlığı, bu saldırıların yarattığı acı bilanço ile ilgili trajik verileri kamuoyuna açıkladı. Bakanlık, dünya genelinin İsrail’in gerçekleştirdiği bu zulme karşı kayıtsız kaldığını ve tarihsel olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş bir yok etme sürecine göz yummasıyla ilgili eleştirilerde bulundu.
Bakanlığın açıkladığı verilere göre, Gazze’deki okulların %95’i savaş nedeniyle hasar görmüş durumda. Bunun yanı sıra okulların %85’i kullanılamaz hale gelmiştir. Bu bağlamda, eğitim hayatı büyük bir darbe almış ve okula gitme çağındaki yaklaşık 15 bin çocuğun yanı sıra eğitim sektörü çalışanı 800 kişi saldırılarda hayatını kaybetmiştir. Bu kayıplar, sadece bireysel trajediler değil, aynı zamanda toplumsal bir felaketin de göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Eğitim Bakanlığı, özellikle 2023/2024 ve 2024/2025 eğitim-öğretim yılları açısından büyük bir belirsizlik yaşandığını belirtmiştir. Saldırılar nedeniyle Gazze’deki çocukların önemli bir kısmı, ders işleme fırsatından mahrum kalmış ve eğitim olanakları ciddi şekilde kısıtlanmıştır. Bu durum, çok sayıda çocuğun geleceğini tehlikeye atmakta ve Gazze’nin eğitim sistemini derinden etkilemektedir.
Ayrıca, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarla ilgili daha geniş çaplı veriler de paylaşılmıştır. Saldırılarda toplam can kaybı 47 bin 161’e yükselmişken, yaralı sayısının ise 111 bin 166’ya ulaştığı bildirilmektedir. Bu rakamlar, bölgedeki insani krizin boyutlarını gözler önüne sererken, aynı zamanda uluslararası toplumu harekete geçirmesi gereken bir alarm niteliği taşımaktadır.
Sonuç itibarıyla, Gazze Şeridi’nde yaşanan bu olaylar, yalnızca bölge halkını değil, uluslararası kamuoyunu da etkileyen bir felaket haline gelmiştir. Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı bilançonun ötesinde, bu durumun çocukların psikolojik durumları, gelecek hayalleri ve toplumsal yapılanmaları üzerindeki etkileri de oldukça derin olacaktır. Bu nedenle, uluslararası toplumun böylesine büyük bir insani krize duyarsız kalmaması ve olayların önüne geçmek için harekete geçmesi gerekmektedir.