Amerika Birleşik Devletleri’nde Donald Trump döneminin resmi başlangıcı, 20 Ocak 2025 tarihinde yapılan yemin töreniyle gerçekleşti. Yemin töreninin hemen ardından Trump, başkent Washington’da bulunan Capital One Arena spor kompleksinde binlerce destekçisiyle bir araya geldi ve duygu dolu anlar yaşandı.
Göreve hızlı bir giriş yapan Trump, soğuk hava koşulları nedeniyle dış mekanda gerçekleştirilecek geleneksel geçit törenini kapalı bir alana aldırdı. Burada yaptığı teşekkür konuşmasının ardından, eski başkan Joe Biden yönetimi döneminde yürürlüğe giren bir dizi başkanlık kararnamesini iptal eden belgeler imzaladı.
Donald Trump, başkanlık görevine başladığı ilk günde eski başkan Biden’ın iç ve dış politikadaki pek çok politikalarını geçersiz kılan birden fazla başkanlık kararnamesine imza atarak, kendi idaresinin ilk adımlarını attı. Bu kararnameler arasında, doğuştan vatandaşlık hakkını etkileyen önemli bir değişiklik de yer alıyordu.
Trump, ABD’de doğan ancak ebeveynleri vatandaş olmayan çocuklara doğuştan vatandaşlık hakkı tanıyan uygulamayı sona erdirerek, bu alandaki mevcut yasaları değiştirebilecek bir karar aldı. ‘Doğuştan vatandaşlık hakkı’ iptali, Trump’ın yönetiminde daha önce gündeme gelmiş bir konu olmasına rağmen, Biden döneminde herhangi bir somut adım atılmamıştı.
Başkanlık kararnamesinin imza töreninde, bir gazetecinin Anayasa’nın 14. ek maddesindeki “ABD sınırları içinde doğan her kişi ABD vatandaşıdır” ifadesine referansla bu kararın yasal sorunlarla karşılaşabileceği uyarısına Trump, “Haklı olabilirsiniz ama biz de itirazlara karşı güçlü gerekçelere sahibiz” şeklinde yanıt verdi. Bu durum, 1868 yılındaki 14. Anayasa Değişikliği ile sağlanan vatandaşlık hakkının ne denli etkileneceğini sorgulattı.
14. Anayasa Değişikliği, iç savaş sonrasında Kongre tarafından onaylanmıştı ve bu değişiklik, tüm bireylerin özellikle de siyahların vatandaşlık güvencesi almasını sağladı. Ancak, doğuştan gelen bu vatandaşlık hakkını sona erdirmek, Trump için herhangi bir yenilik değildi; zira bu fikir daha önce, 2016 başkanlık kampanyası sırasında da gündeme gelmişti.
Anayasa çerçevesine göre doğuştan vatandaşlık hakkı, 14. Ek Madde tarafından güvence altına alınmıştır. Bu maddede “Amerika Birleşik Devletleri’nde doğan tüm kişiler ABD vatandaşıdır” ifadesi yer almaktadır. Ancak, Anayasa’yı değiştirmek oldukça zor bir süreçtir. Özellikle, bu değişikliğin hem Temsilciler Meclisi hem de Senato tarafından onaylanması ve bunun yanı sıra eyaletlerin dörtte üçünün de onayını gerektirmektedir.
Sonuç olarak, Trump yönetiminin bu kararnamesi, hem iç hem de dış politikada oldukça tartışmalı bir konuyu gündeme getirmiştir. Doğuştan vatandaşlık hakkının sona erdirilmesi, ülkedeki göçmen politikaları ve toplumsal dinamikler üzerinde önemli bir etki yaratabilir. Gelecek günlerde bu kararın nasıl bir yasal süreçle karşılaşacağı merakla bekleniyor.