Son zamanlarda Gazze’de yaşanan olaylar, İsrail yönetimini derin bir korku içinde yaşamaya zorladı. Bu durum, ülkenin tüm silah ve hava savunma sistemlerine sahip olmasına rağmen, özellikle insansız hava araçları (İHA) gibi yeni nesil tehditler karşısında kaygının arttığını gösteriyor. İsrail devlet televizyonu tarafından yayımlanan habere göre, Başbakan Binyamin Netanyahu, Meclis’teki kapalı bir oturumda bu hususta açıklamalarda bulundu.
Netanyahu, “Şayet Meclis’e bir İHA saldırısı olursa nereye sığınabiliriz? Benim en çok korktuğum şey, İHA’lar,” şeklinde ifadeler kullanarak bu durumun ciddiyetine dikkat çekti. Özellikle füzelerle karşılaştırıldığında, kendi savunma sistemlerinin bu tür hava tehditleri karşısındaki yetersizliğinden duyduğu endişeyi dile getirdi. Meclis’in neden daimi yerinde toplandığına dair sorgulamalar da yaptığı belirtiliyor. Bu durum, Netanyahu’nun yaşadığı kaygının boyutunu gözler önüne seriyor; zira, bir ülkenin başbakanının, yönettiği devlette bile bir güvenlik açıkları nedeniyle huzursuz olması, önemli bir psikolojik etki yaratıyor.
Bu kaygıların yeri geldiğinde somut bir hale dönüştüğü de aşikâr. Örneğin, 19 Ekim’de Lübnan’dan fırlatılan bir İHA, başbakanın ikametgahı olan Kayserya bölgesine düşmüştü. Bu olay, Netanyahu’nun güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit oluşturmuştu. Başbakanlık Ofisi, bu durumla ilgili olarak yaptığı açıklamada, söz konusu saldırının gerçekleştiğini ve Netanyahu’nun o esnada evde bulunmadığını ifade etmişti. Neyse ki, olayda yaralanan kimse olmamıştı ve bu durum bilgilerin doğruluğu hakkında belirsizlikleri beraberinde getirdi.
Olayın sosyal medyada yarattığı yankılar da bir hayli çarpıcıydı. Kullanıcılar, Netanyahu’nun ikametgahı olduğu iddia edilen yerde oluşan hasarı paylaşarak, güvenlik açıklarının görünürlüğünü artırdılar. Özellikle, İHA’nın isabet ettiği bölgedeki kurşun geçirmez camda görülen hasar ile Netanyahu’ya ait olduğu belirtilen konutun açık kaynaklardaki görüntülerinin benzerliği dikkat çekti. Bu durum, halk arasında güvenlik endişelerini artıran başka bir etken oldu.
Özetle, Netanyahu’nun İHA’lar konusundaki korkusu yalnızca kişisel bir kaygı değil, aynı zamanda bir devletin içinde bulunduğu güvenlik sorunu olarak da değerlendirilebilir. İsrail’in güçlü savunma sistemleri olmasına rağmen, yeni teknolojilerin ortaya çıkardığı tehditler karşısında nasıl bir strateji izleyeceği ve bu tehditlerle nasıl başa çıkacağı, ülkelerinin geleceği açısından kritik bir öneme sahip. Bu yaşanan olaylar ve Netanyahu’nun düşünceleri, hem iç siyasette hem de uluslararası arenada ciddi tartışmalara yol açacak gibi gözüküyor. Dolayısıyla, gelecekte nasıl bir güvenlik politikası benimseyecekleri, hem İsrail halkı hem de dünya görüşü açısından büyük bir merak konusu haline geliyor.