2024 yılı itibarıyla, ABD’de verimlilik bakanı olarak atanmış olan Elon Musk, Amerikan Merkez Bankası (Fed) hakkında dikkat çekici yorumlarda bulundu.
Özellikle ünlü yatırımcı Chamath Palihapitiya, X hesabı üzerinden Fed’in faiz kararlarına ilişkin görüşlerini paylaştı. Palihapitiya, Fed’in olası faiz indirimlerine dair temkinli bir yaklaşım sergileyeceğini ifade etti ve bu durumun bankanın daha yeni bir aşamaya girdiğini gösterdiğini belirtti.
Elon Musk’ın Palihapitiya’nın paylaşımına verdiği tepki ise oldukça ilginçti; Musk, “Fed, saçma bir şekilde fazla personele sahip” şeklinde yorum yaptı. Bu açıklama, Musk’ın Fed’in yapısına dair eleştirilerini ve verimlilik anlayışını ortaya koydu.
Fed Başkanı Jerome Powell ise faiz indirimleri konusunda temkinli davrandıkları mesajını verdi. Ayrıca, 2025 yılı içerisinde iki ayrı faiz indirimi olacağına dair söylemlerde bulunuldu. Bu temkinli yaklaşım, piyasalarda sert düşüşlere neden oldu ve yatırımcılar arasında kaygıları artırdı.
Diğer yandan, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Elon Musk ve Vivek Ramaswamy’yi Hükümet Verimliliği Bakanlığı’na atamıştı. Trump, bu iki ismin hükümet bürokrasisini ortadan kaldırma, aşırı düzenlemeleri azaltma, gereksiz harcamaları kısma ve federal kurumların yeniden yapılandırılmasına öncülük edeceğini savunmuştu.
Hükümet Verimliliği Bakanlığı’nın planları arasında, federal kurumlarda uzaktan çalışmanın sona erdirilmesi yer alıyor. Bu durum, söz konusu bakanlığın verimlilik artırma hedefleriyle ilgili stratejilerinin bir parçası olarak öne çıkıyor.
Trump, genel olarak faiz oranlarının düşürülmesi gerektiğini savunurken, enflasyonu azaltmanın başka yolları olduğu görüşünü de dile getirdi. Elon Musk ise, 2022 yılında da Fed’e faiz indirimi çağrısında bulunmuştu. Trump’ın, Powell’ın 2026 yılına kadar sürecek başkanlık görevini tamamlamasına izin vermesi bekleniyor.
Bu gelişmeler, Musk ve Trump’ın ekonomi politikaları üzerinde ne denli etkili olabileceklerini ve Fed’in faiz politikalarının piyasalardaki etkisini gözler önüne seriyor. Fed’in gelecekteki adımları, ekonomik istikrar ve faiz oranları üzerindeki belirsizliği de beraberinde getiriyor.