Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 Kasım 2024 tarihinde gerçekleştirilecek seçimlere sayılı saatler kalmışken, siyasi atmosferdeki hareketlilik artış gösteriyor. Seçimlere dair yeni gelişmeler ve açıklamalar dikkat çekiyor.
Son açıklama ise Demokrat Parti’nin başkan adayı Kamala Harris’ten geldi. Harris, Amerikalı Müslümanların ve Arapların yoğun olarak yaşadığı Michigan eyaletinde düzenlediği seçim kampanyasında çeşitli konulara değindi. Konuşmasında, Gazze’de yaşanan çatışmaların etkilerinden bahsederken, bu savaşların sona erdirilmesi için kararlılıkla çalışacağını vurguladı.
Harris, “Başkan olduğum takdirde Gazze’deki savaşı sonlandırmak için elimden gelen her şeyi yapacağım,” diyerek, uluslararası krizlerin çözümü konusundaki kararlılığını vurguladı. Ayrıca, esir takası konusunda da gerekli adımları atacacağını dile getirdi. Harris, Gazze’deki acıları sonlandırmanın, sadece İsrail’in güvenliğiyle değil, aynı zamanda Filistinlilerin özgürlüğü ve kendi kaderini tayin hakkının sağlanmasıyla da ilgili olduğunu belirtti.
Bu süreçte Müslüman seçmenlerin rolü de büyük bir önem taşıyor. Özellikle Michigan eyaletinde bulunan yaklaşık 242 bin Müslüman seçmen, bu seçimlerde kritik bir konumda. Hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat adaylar, Müslümanların oylarını kazanmak adına çaba gösteriyorlar. Geleneksel olarak, Michigan’daki Müslüman seçmenlerin oyları genellikle Demokrat Parti’ye yönelmişken, 7 Ekim 2023’te İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sonrasında Müslümanların bu duruma tepkisi, mevcut yönetim ve politikalar üzerinde olumsuz bir etki yarattı.
Michigan’daki bazı Müslüman toplum liderleri, 27 Ekim’de yaptıkları açıklamada, Cumhuriyetçi adayı Donald Trump’ı destekleyeceklerini duyurdular. Sebep olarak Trump’ın “Orta Doğu ve Ukrayna’daki savaşı sona erdireceğini” belirtmesine vurgu yaptılar. Bu durum, Demokrat Parti’nin kendi içindeki sıkıntıları daha da derinleştirirken, seçmenlerin tercihlerini etkileyen önemli bir faktör haline geldi.
Harris’in bu açıklamaları, Biden yönetiminin Gazze politikalarına dair Müslüman topluluklarda oluşan eleştirileri nasıl yöneteceği konusunda önemli bir ipucu sunuyor. Müslüman seçmenlerin bu seçimlerdeki tutumları, sadece Michigan eyaletinde değil, ülke çapında siyasi dengeleri etkileyebilecek kadar güçlü bir potansiyele sahip. Dolayısıyla, bu gelişmelerin Amerika’nın gelecekteki dış politikası üzerinde belirleyici bir etkisi olması bekleniyor.
Seçim günü yaklaşırken, her iki taraf da Müslüman seçmenlerin beklenti ve taleplerini göz önünde bulundurmak zorunda. Sonuç itibarıyla, bu durum 2024 seçimlerinin şekillenmesinde büyük rol oynayabilir.
