İsrail ordusu, masum siviller üzerindeki acımasız politikalarını sürdürerek, işgal altındaki Batı Şeria bölgesinde Filistinlilere ait olan asırlık yüzlerce zeytin ağacını hedef aldı. Bu olay, çeşitli aktivistlerin ve yerel halkın dikkatini çekti. Özellikle Yahudi Yerleşim Karşıtı Komiteler’den aktivist Beşşar el-Karyuti, yaşanan durumu “bugün gerçek bir felaketle karşılaştık” şeklinde tanımladı.
Karyut köyü, Nablus kentine bağlı bir yerleşim yeri olarak 2 bin dönümlük arazide birçok zeytin ağacını barındırıyordu. Karyuti, İsrail’in izin vermesiyle, Eli adındaki yerleşim yerine yakın olan zeytinliklerine giden köy sakinlerinin karşılaştıkları manzarayı anlattı. Görülen manzara, asırlık yüzlerce zeytin ağacının kökünden kesilmiş olduğunu gösteriyordu. Bu durum, Filistinli halkın ve çiftçilerin yaşadığı zorlukları ve gözyaşlarını artırdı.
Karyut köyünde yaşayan Filistinli çiftçi Muhammed Bedevi, benzer duygularla olayları yorumladı. Bedevi, “Bugün gerçek bir felaketle karşılaştık. Asırlık zeytin ağaçları kökten kesilmiş” diyerek öfkesini dile getirdi. Kendi mülkü olan yaklaşık 100 zeytin ağacından 30’unun İsrailliler tarafından kesildiğini vurgulayan Bedevi, Karyut köyündeki çiftçilerin uzun yıllardır İsrail’in saldırılarına maruz kaldığını ifade etti.
Bedevi ayrıca, “Buralarda 500 yıldan fazla ömrü olan zeytin ağaçları bulunuyor” diyerek, bu ağaçların yalnızca birer ürün değil, aynı zamanda kültürel ve tarihsel bir miras olduğunu vurguladı. Filistin topraklarını işgal eden İsrail ordusunun, 7 Ekim olayını fırsat bilip kendi arazilerine bile gitmelerine izin vermemesi, durumu daha da zorlaştırıyor. Bedevi, bu yıl içerisinde zeytinlik alanlarının tahrip edilmesinin artarak devam ettiğini bildirdi.
Karyut köyü, tarım faaliyetleri açısından zengin bir geçmişe sahip. Ancak bu tür saldırılar, köy halkının geçim kaynaklarını tehdit ediyor. Bedevi’nin ifade ettiği gibi, geçmişten gelen bu zeytin ağaçları, sadece bir tarımsal miras değil, aynı zamanda Filistin halkının kültürel kimliğini temsil ediyor. Bu durum, bölgedeki gerginliğin artmasına ve yerel halkın sosyal huzursuzluğuna neden oluyor.
Bütün bu gelişmeler, uluslararası toplumda yankı bulmakta ve birçok insan hakları savunucusu bu tür eylemleri kınıyor. Yerel halkın çiftçilikle geçindiği bu tür bölgelerde, yaşanan bu dram, sadece ekonomik kayıplarla kalmıyor; aynı zamanda kültürel bir soykırım olarak da algılanıyor. Filistinli çiftçilerin bu tür saldırılara karşı direnmesi ve uluslararası topluma duyurması, belki de geçmişten gelen bu mirası korumanın en etkili yollarından biri olarak öne çıkıyor.
Netice itibariyle, Karyut köyünde yaşanan bu olay, yerel halkın üzerindeki baskıların ve zulmün ne denli derinleştiğini gözler önüne seriyor. Filistinliler, topraklarına ve kültürel miraslarına yönelik bu tür saldırılara karşı mücadele edeceklerini belirtiyorlar. Olaylar, sadece bir tarımsal kayıp değil, Filistin kültürünün ve tarihinin yok edilmesine yönelik bir tehdit olarak değerlendiriliyor.